Son Dakika
Moderator
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, emeklilerin bayram ikramiyesinin yüzde 50 artışla 3 bin liraya yükseltileceğini açıkladı. Yılda 2 kez bayram ikramiyesi alan emekliler, 2024 yılında toplam 6 bin lira ikramiye almış olacak.
31 Mart'taki yerel seçimlere az bir süre kala, saha çalışmalarına da hız verildi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Ordu ve Giresun mitinglerinde konuştu.
Ordululara, Mayıs 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığında kendisine verilen yüzde 62'yi aşan, milletvekilliği seçimlerinde de Cumhur İttifakı'na verilen yüzde 61'in üzerindeki destek için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu rekor sonuçlarla Ordu, Türkiye Yüzyılı'nın öncü şehirleri arasında yer alma kararını ortaya koymuştur. Ülkeye eser kazandırma ve millete hizmet etme yolunda girdiğimiz her mücadelede kayıtsız şartsız yanımızda yer alan Ordu, safını bir kez daha şüpheye yer vermeyecek şekilde göstermiştir." ifadelerini kullandı.
Kendilerinin de bugüne kadar olduğu gibi gelecek dönemde de Ordu'nun sevgisine layık olmak için var güçleriyle çalışacaklarını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dün Ordu ile aramıza kimseyi sokmadık, bugün de aramıza kimseyi sokmayacağız. İstismar politikası yapanlar, aramıza girmeye çalışanlar, sakın bunlara yer vermeyin. Biz aramıza tefrika sokmaya çalışanlarla bugüne kadar yürümedik. Tam aksine biz bizimle bir olan, beraber olan, iri olan, diri olan, kardeş olanlarla beraber yürüdük, bundan sonra da onlarla yürüyeceğiz. Her kim aksini iddia ediyorsa yalancıdır, müfteridir, hilebazdır, kifayetsiz bir muhteristir. Ordu'nun siyasi hokkabazlıklara değil sadece esere ihtiyacı var, hizmete ihtiyacı var, Türkiye Yüzyılı'na hazırlanmaya ihtiyacı var.
''BİZ YOLA ÇIKTIKLARIMIZLA AYNEN YOLUMUZA DEVAM EDERİZ''
Elbette bu ülkenin her bireyi istediği partide siyaset yapma hakkına sahiptir. Nereye giderse gitsin, hangi partide siyaset yaparsa yapsın. Bizim onlarla işimiz yok. Bizim sadece şu anda Cumhur İttifakı'mız var, AK Parti'miz var. Siyasetin namusu var. Evvela üyesi olduğun, adayı olduğun partiye sadakat göstermen gerekir. Hani eskilerin deyimiyle, eli işte gözü oynaşta olanlardan ne partilerine ne de şehirlerine hayır gelir. Biz sadece kendi partimizle, kendi ittifakımızla yol yürüyenlerden mesulüz. Ne diyor; 'Ben seçimi kazanacağım sonra AK Parti'ye geçeceğim.' Bizim onlarla işimiz yok. Biz yola çıktıklarımızla aynen yolumuza devam ederiz."
''VATANDAŞIMIZIN SANDIKTA DESTEĞİNİ İSTEMEK İÇİN GİTTİĞİMİZ HEMEN HER ŞEHİRDE RAKİPLERİMİZE MEYDAN OKUYORUZ''
Her fırsatta, siyasetlerinin eser ve hizmet siyaseti olduğunu vurguladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim ne dünün CHP'si gibi arkamızda tek parti faşizminin utancı var, ne de bugünün CHP'si gibi kendi iç kavgasından başını kaldıramayan yalan üzerine kurulu bir siyasetimiz var. Biz tüm samimiyetimizle ve gücümüzle ülkemizin önünde yeni ufuklar açmanın, şehirlerimizi de bu vizyona ayak uyduracak yönetimlere kavuşturmanın gayreti içindeyiz. Bu anlayışla hasret gidermek ve vatandaşımızın sandıkta desteğini istemek için gittiğimiz hemen her şehirde rakiplerimize meydan okuyoruz." ifadelerini kullandı.
"Mesela herkesin saç saça, baş başa kavga halinde olduğu CHP'ye bakıp da başka bir hissiyata kapılmak mümkün mü?" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu anda biz merkezi yönetimde miyiz? Bu kardeşiniz bu ülkenin Cumhurbaşkanı mı? Dolayısıyla burada Mehmet Hilmi Güler ve ilçe belediyelerimiz seçimi kazandığı anda şunu bileceksiniz. Ya burada Cumhurbaşkanı şu anda AK Parti'li Erdoğan, hükümet onda. Dolayısıyla yerel yönetimde de aynı şekilde burada AK Parti'li bir büyükşehir ve ilçe belediyeleri olduğu zaman artık Ordu'nun kılına zarar gelmez. Bunu yapacağız."
Ordu Şehir Hastanesi'nin inşasının yüzde 93 oranında tamamlandığını belirten Erdoğan, "Yol sıkıntısı vardı, bugün Ulaştırma ve Altyapı Bakanıma da talimatı verdim. Dedim ki, 'Yolu da süratle yapacaksın, bunu belediyeden bekleme. Hemen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olarak yolu da bitir ve böylece şehir hastanesiyle birlikte yolumuzu da bitirmiş olalım.' Şu anda Ulaştırma ve Altyapı Bakanım da burada. Süratle bu işi bitirecek." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Samsun'dan Hopa'ya kadar uzanan sahil yolunu kendilerinin yaptığını anımsatarak, "Var mıydı sahil yolu, yok. Ama yaptık. Şimdi de yine aynı şekilde yola devam." ifadesini kullandı.
Ülkeye ve millete herhangi bir faydası olmayan partilerin bazılarının da tüm stratejilerini kazanmak değil, kaybettirmek üzere kurmuş durumda olduklarını dile getiren Erdoğan, "Yahu senin bu ülkede tuğla üzerine tuğla koyma seviyesinde bir izin bile yoksa, milletin dertlerinden birine bile derman olacak projen veya teklifin yoksa, herhangi bir konuda geleceğe ışık tutacak fikir üretememişsen, birilerine kaybettirmekle eline ne geçecek? Bu kafanın sonu kendini siyasetin mezat pazarında açık artırmaya çıkarmaktır. Nitekim öyle de oluyor." dedi.
''BİZ VARSAK DOĞALGAZ VAR, BİZ YOKSAK DOĞALGAZ YOK''
Enerjide, Altınordu, Aybastı, Fatsa, Gülyalı, Korgan, Kumru, Perşembe ve Ünye'ye doğalgaz arzını sağladıklarına dikkat çeken Erdoğan, "Önümüzdeki dönemde Akkuş, Çaybaşı, Gölköy, Gürgentepe, İkizce, Kabadüz ve Ulubey'i de doğalgaza kavuşturacağız. Yani bizim olmadığımız bir büyükşehir belediyesi kusura bakmayın, açık konuşuyorum, doğalgazı nasıl getirecek? Biz varsak doğalgaz var, biz yoksak doğalgaz yok." şeklinde konuştu.
"BAYRAM İKRAMİYESİNİ 3 BİN LİRAYA YÜKSELTECEĞİZ" Merkezi yönetim bütçesini hazırlarken çalışanıyla, esnafıyla, emeklisiyle tüm kesimlerin satın alma güçlerini korumayı hedeflediklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Buna rağmen ortaya çıkan dengesizlikleri ek tedbirlerle düzeltmeye çalışıyoruz. Mesela sadece emeklilerimize yaptığımız tek seferlik 5 bin liralık ödemenin, en düşük emekli maaşının sınırını 10 bin liraya çıkarmanın, maaşlarda yaptığımız yüzde 50'ye ulaşan zam oranlarının bütçeye maliyeti 300 milyar liradan fazladır. Bütçemize ek maliyet getiren bu düzenlemelerle gayemiz emeklilerimize ve çalışanlarımıza biraz nefes aldırabilmektir. Önümüz ramazan, arkası bayram. Emeklilerimizin bayram ikramiyelerinde de bütçe imkanlarını tekrar zorlama pahasına bir artış yapmayı planlıyoruz. Eskiden emeklinin bayram ikramiyesi diye bir geliri yoktu. Bu uygulamayı ilk defa 2018'de biz getirdik. Önce 1000 lira olan bayram ikramiyesini evvela 1100 liraya, sonra 2 bin liraya çıkardık. Önümüzdeki bayramda bu rakamı yüzde 50 artışla 3 bin liraya yükselteceğiz. Ülkemizde emekli maaşı alan, vefat edenlerin hak sahipleriyle birlikte 16 milyon kişi var. Yapılan her bir iyileştirmenin bütçeye maliyetini buna göre düşündüğümüzde karşımızdaki tablo çok daha iyi anlaşılacaktır. Bizim asıl amacımız ekonomide gerçek ve kalıcı refah artışını sağlayacak güçlü bir altyapı kurmaktır. Hayat pahalılığı sorununu çözdüğümüzde diğer alanlarda çok daha hızlı yol alabileceğimiz bir iklime sahibiz."
GİRESUN MİTİNGİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci durağı ise Giresun'du. Giresunluların şimdiye kadarki seçimlerde Türkiye ortalamasının çok üzerinde oy oranlarıyla kendilerine sahip çıktığını ifade eden Erdoğan, 14-28 Mayıs seçimlerinde de Giresun'un kendisine yakışanı yaptığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk turda yüzde 61, ikinci turda yüzde 65'e yaklaşan oy oranıyla destek veren Giresunlulara şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu davaya, bu kardeşinize, Cumhur İttifakı'na sahip çıktığınız için Mevla sizlerden razı olsun. Siz bizimle yol yürüdüğünüz müddetçe Allah'ın izniyle biz de Giresun'a aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz." diye konuştu.
Çok kritik bir seçim daha olduğunu, bundan 45 gün sonra hep birlikte tekrar sandıklara gidileceğini dile getiren Erdoğan, bu sefer il, ilçe ve beldeleri yönetecek kadroların belirleneceğini, Giresun'dan yine rekor bir oy alacaklarından şüphe duymadığını söyledi.
"Giresun'un 31 Mart'ta da sandıkları patlatacağına yürekten inanıyorum." diyen Erdoğan, bunun için her zamankinden daha çok çalışacaklarını, ter dökeceklerini ve koşturacaklarını belirtti.
Erdoğan, pazarda, çarşıda, caddede olacaklarını, yapılacak hizmetler için milletten destek isteyeceklerini kaydetti.
''SALGIN DÖNEMİNDE ÜRETİMDEN, İSTİHDAMDAN TAVİZ VERMEDİK"
Türkiye'nin içinde yer aldığı coğrafyanın sancılı olduğuna dikkat çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bölge, sancılı günlerden geçiyor. Karadeniz'in hemen öte yakasında iki komşumuz arasındaki savaş ikinci yılını doldurmak üzere. Rusya-Ukrayna savaşında şimdiye kadar on binlerce insan öldü, on binlercesi yaralandı, yüz binlerce insan göç etmek zorunda kaldı. Küresel ekonomi, enerji ve gıda fiyatlarındaki aşırı artış sebebiyle çok ciddi sıkıntılarla karşılaştı. Sizler de o günleri çok iyi hatırlıyorsunuz. Doğalgaz fiyatlarının zirveye ulaştığı dönemlerde öyle günler gördük ki kimi Avrupa ülkelerinde lambalar söküldü, kombiler kapatıldı, devlet daireleri çalışanlarına battaniye dağıttı ama benim ülkemde doğalgaz aynı şekilde devam etti. Şu anda Karadeniz doğalgazı devam ediyor mu? Hani olmayacaktı? Ama bizde oluyor. Petrol, Gabar'dan çıkıyor mu? Çıkıyor. Gıda krizinden dolayı dünyanın birçok ülkesinde ciddi sıkıntılar, açlıklar, yokluklar yaşandı. Muhalefet tarafından sürekli bize örnek gösterilen ülkelerin esasında kağıttan birer kaplan olduğu böylece anlaşılmış oldu. Türkiye, tüm zor süreçleri en başarılı yöneten ülkelerden biri. Salgın döneminde üretimden, istihdamdan taviz vermedik. Destek ve hibe programlarımızla toplumumuzun yanında yer aldık. Güçlü ve modern sağlık altyapımız sayesinde hiçbir vatandaşımızı çaresiz bırakmadık."
Erdoğan, Ukrayna-Rusya krizinde başkaları gibi ateşe benzin dökmek yerine tüm imkanlarıyla yangını söndürmeye çalıştıklarını ifade etti.
O dönem CHP ve ortaklarının Türkiye'yi savaşa sürüklemek için çok uğraştığını, çok çaba harcadığını belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Eksen kayması diye bir şey uydurarak Türkiye'yi birilerinin yanında savaşa dahil etmek için pek çok yol denediler. Savaş çığırtkanlığını en son 14-28 Mayıs seçimlerinde asılsız iddialarla Rusya'yı suçlamaya varacak kadar ileri taşıdılar. Ama biz bunlara kulak asmadık. Muhalefetin savaş tellallığına asla prim vermedik. CHP ve ortakları gibi meselelere Batılıların gözünden değil, milletimizin zaviyesinden baktık. Siz ne diyorsanız o dedik. Türkiye'nin çıkarları neyi gerektiriyorsa, milletimiz için en iyisi, en doğrusu neyse onu yapmanın gayretinde olduk."
Erdoğan, zamanın kendilerini haklı, muhalefeti yine haksız çıkardığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bugün elimizi vicdanımıza koyup şöyle bir muhasebe yaptığımızda ne kadar basiretli davrandığımızı çok daha iyi anlıyoruz. Tüm kışkırtmalara, tüm kirli senaryolara rağmen Karadeniz'in huzuru bozulmadı. Bölgemizdeki yangının kıvılcımı ülkemize sıçramadı. Giresun'la birlikte Karadeniz'deki tüm illerimizi tedirgin edecek, ekonomik ve güvenlik açısından zora sokacak hiçbir hadise yaşanmadı. Ne muhalefetin gazına geldik ne de Batılı güçlerin tuzağına düştük. Usta bir satranç oyuncusu gibi yapacağımızı aynen yaptık. Çok iyi planladık ve kararlılıkla hayata geçirdik. Böylece Türkiye'yi çok tehlikeli bir süreçten tek bir vatandaşımızın kılına dahi zarar gelmeden çıkarmayı başardık."
"YENİ DÜŞMANLIKLAR, GERİLİMLER OLMASIN DİYE ÇABA HARCIYORUZ"
Bugün de attıkları her adımı Türkiye eksenli attıklarını, millet ve devletin menfaatlerini düşündüklerini kaydeden Erdoğan, Karadeniz'den Orta Doğu'ya kadar bölge yangın yerine dönmüşken yeni düşmanlıklar, yeni gerilimler olmasın diye çaba harcadıklarını ifade etti.
Erdoğan, dış politikada tek amaçlarının, dost sayısını mümkün olduğunca çoğaltmak olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Türkiye Yüzyılı'nın aynı zamanda barışın da yüzyılı olmasını istiyorsak dost ve kardeş ülkelerle işbirliğimizi geliştirmekten başka yolumuz yok. Emperyalist güçlerin bölgemize yönelik oyunlarını bozmak istiyorsak kardeş ülkelerle birbirimize kenetlenmek mecburiyetindeyiz. Görüş ayrılıklarına takılıp kalmak yerine işbirliği alanlarına odaklanmak zorundayız. Şu hakikatin hepimiz farkındayız. Vahdet olmadan rahmet olmaz. Bilhassa Gazze'deki akan kanı durdurmak, İsrail'in katliamlarının önüne geçmek istiyorsak kardeşlerimizle saflarımızı sıklaştırmak gerekiyor. Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır ziyaretimiz bu açıdan çok başarılı geçti. Devlet başkanlarıyla ticaret ve yatırımların yanı sıra Filistin meselesini de detaylıca görüştük. Her iki ülkeyle de işbirliğimizi güçlendirmeye karar verdik."
Erdoğan, 7 Ekim'den beri Gazze halkına insani yardım malzemesi gönderdiklerini hatırlatarak, Gazze'ye yaptıkları yatırımların ulaştırılmasında Mısır makamlarıyla hep koordinasyon içinde hareket ettiklerini belirtti.
Mısır'ın desteğiyle 34 bin tondan fazla insani yardım malzemesini bölgeye sevk ettiklerini bildiren Erdoğan, "Önümüz ramazan. İsrail'in Gazze'ye yönelik katliamları giderek artıyor. Gazze halkının direniş ve mücadele azmini bombalarla kıramayan İsrail, açlıkla Gazze'lileri teslim olmaya zorluyor. Amacımız, bir an önce ateşkesin sağlanması ve Gazze'ye insani yardımların kesintisiz ve ihtiyaç miktarınca ulaştırılmasıdır. Ramazanda Gazze'ye daha fazla el uzatmamız, daha fazla yardım etmemiz bizim kardeşlik görevimizdir." dedi.
Kim sabrederse zafere onun ulaşacağını söyleyen Erdoğan, Gazze'ye yardımların gönderilmesinde ve Gazze halkının kendi topraklarından sürgün edilmesine karşı Mısır'la işbirliği içinde olacaklarını ifade etti.
"TÜRKİYE'NİN DOSTLUĞUNU ARAYAN HİÇ KİMSEYE SIRTIMIZI DÖNMEYECEĞİZ"
Erdoğan, kendilerinin bu hassasiyetlerini CHP ve şürekasının anlamadığını dile getirerek, onların gündeminde ne Gazze'deki vahşetin ne de Filistin'deki işgal ve yıkımın olduğunu kaydetti.
CHP yönetiminin, Balkanlar'la, Kafkasya'yla, Afrika'yla ve Türkiye'nin gönül coğrafyasının diğer yerlerindeki krizlerin hiçbiriyle ilgilenmediğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunların nelerle meşgul olduklarını sizler de görüyorsunuz. CHP'nin acemi genel başkanı, sabık genel başkanı ve sütre gerisinden bu partiyi yönetenlerin tamamının öncelikli gündemi kupon belediyeleri, kimin adamının yöneteceği meselesidir. Bunun dışında inanın dünya batsa, kıyamet kopsa, üçüncü cihan harbi çıksa bunların zerre kadar umurlarında olmaz. Siyasi ikballeri haricinde hiçbir şeyi görmüyorlar, duymuyorlar. Varsın bu krizlerle ilgilenmesinler. Varsın CHP ve şürekası anlamasın. Milletimiz bizim doğru yolda olduğumuzu çok iyi biliyor ve görüyor. Bundan dolayı biz dış politikada adımlarımızı atarken daha önlerini dahi görmekten aciz muhalefete değil, size bakıyoruz, milletimize bakıyoruz. Milletimiz ne derse onu yapıyor, devletimiz neyi gerektiriyorsa devletimizde onu yapıyoruz. İnşallah bundan sonra da milletin çizdiği istikamette yürüyeceğiz. Bize uzatılan barış elini havada kesinlikle bırakmayacağız. Türkiye'nin dostluğunu arayan hiç kimseye sırtımızı dönmeyeceğiz. Fitnecilerin aramıza nifak tohumları ekmesine müsaade etmeyeceğiz. Türk ve İslam dünyası olarak birlik, beraberlik, dayanışma içinde hak ve adalet mücadelemizi sürdüreceğiz. Rabbim ülkemizin her alanda yar ve yardımcısı olsun diyorum."