Yasam
Moderator
Hollywood’un ünlü isimlerinden Madonna ve Gwyneth Paltrow’un benimsediği makrobiyotik diyetin kalp hastalıkları ve kansere karşı koruyucu olabileceği iddia ediliyor. Ancak diyeti uygularken dikkat edilmesi gereken bazı kritik noktalar var.
Makrobiyotik diyet, katı kuralları nedeniyle yalnızca bir beslenme biçimi değil, adeta bir yaşam tarzı olarak görülüyor. Diyetin temelinde, vücudu toksinlerden arındırmak amacıyla sade ve sağlıklı gıdalar tüketmek yatıyor. Diyeti uygulayanlar, genellikle organik meyve-sebzeler, yulaf, kahverengi pirinç ve deniz yosunu gibi besinleri tercih ediyor. Bazı kişiler bu diyeti vegan tarzına yakın şekilde uygularken, bazıları zaman zaman organik et ya da balık da tüketiyor. Dünyaca ünlü şarkıcı Madonna’nın ise fındık, brokoli, kara lahana, balkabağı, havuç, turp ve baklagillerle beslendiği biliniyor.
ABD'li oyuncu Gwyneth Paltrow da geçmişte bu diyeti uygulayan ünlü isimler arasında yer alıyordu.
Diyetin yaratıcısı George Ohsawa, makrobiyotik beslenmenin kanser ve diğer ciddi hastalıkları önleyebileceğini savunuyor. Ancak Cancer Research UK, bu diyetin kansere karşı koruyucu ya da tedavi edici olduğuna dair bilimsel bir kanıt bulunmadığını belirtiyor. Yine de bu durum, makrobiyotik diyetin olası sağlık faydalarını tamamen geçersiz kılmıyor.
Araştırmalara göre, bu diyeti uzun süre uygulayan kişiler, genellikle daha düşük vücut yağına ve kolesterol seviyesine sahip. Bu da kalp hastalıkları, meme kanseri ve yüksek yağ içeren diyetlerle ilişkilendirilen diğer bazı kanser türlerine yakalanma riskini azaltabiliyor.
Uzmanlar, makrobiyotik diyetin bazı riskleri olduğunun da altını çiziyor. En büyük tehlikelerden biri, süt ürünleri ve hayvansal gıdaların eksikliği nedeniyle oluşabilecek yetersiz beslenme riski. Bu durum; protein, kalsiyum, demir, vitamin ve yeterli kalori alımını zorlaştırabiliyor. Kişi uzun vadede istemsiz kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik ve bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sorunlarla karşı karşıya kalabiliyor.
Diyetin ilk versiyonlarında yalnızca tam tahıllar ve su tüketimi öneriliyordu, bu da ciddi yetersiz beslenmelere ve bazı vakalarda ölüme yol açmıştı. Eğer sağlığınızı iyileştirmek amacıyla beslenmenizde köklü bir değişiklik yapmak istiyorsanız, mutlaka öncesinde bir doktora ya da beslenme uzmanına danışın.